1- Arabuluculuk nedir?

Arabuluculuk; tarafların aralarındaki uyuşmazlığı yargı yolu dışında, tarafsız üçüncü kişi aracılığı ile çözmelerinde kullanabilecekleri bir uyuşmazlık çözümü yöntemidir. Arabulucu hakim veya hakem gibi karar mercii değildir. Tarafların haklılıkları açısından değerlendirme yapamayacağı gibi, haklarını talep açısından yönlendirmede de bulunamaz. Arabulucu ancak tarafları anlaşmaları yönünde iletişime ve uzlaşmaya yönlendirebilir.

2- Neden ihtiyaç duyulmuştur?

Arabuluculuğa, çeşitli sebeplerle ihtiyaç duyulmaktadır. Uyuşmazlıkların çeşitlenmesi, mahkemelerin iş yükünün artması, yargı sürecinin uzun sürmesi, artan yargılama maliyetleri, gizlilikten beklenen fayda, tarafların kendi iradeleri ile aralarındaki uyuşmazlığı uzlaşarak çözebilme olasılıkları arabuluculuk ihtiyacını artırdığı söylenebilir. Özellikle yargılama sürecinin gittikçe uzaması ve tarafların uzun yıllar yargılamalara vakit ve emek harcaması, uzun sürecin sonunda beklenen sonuçların da elde edilememesi alternatif çözüm yollarını gündeme getirmiştir. Arabuluculukta bu alternatif çözüm yollarından biridir.

3- Kimler arabulucu olabilirler?

Arabuluculuk faaliyetini yürütmek için gerekli olan şartlar kanun ve yönetmelikte belirtilmektedir. Arabulucu olabilmek için, Türk vatandaşı olmak, Hukuk Fakültesi Mezunu ve mesleğinde en az 5 yıl tecrübeli olmak, öncelikli şartlardır. Bunun yanı sıra Arabulucu olmak için, arabuluculuk eğitimin tamamlanarak, Adalet Bakanlığı tarafından yazılı ve sözlü sınavların başarılı bir şekilde geçilmesi gereklidir. Tam ehliyetli olmak ve kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak da aranan diğer şartlar arasında bulunmaktadır. Tüm bu koşullar gerçekleştirildikten sonra Arabulucular siciline kayıt yapılması gereklidir. 

4- Taraflar Arabulucuyu nasıl seçebilirler?

Taraflar aralarında uzlaşarak arabulucuyu seçebilecekleri gibi, mevcut taslak itibariyle karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilen sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne başvuruda bulunabilirler.

5- Arabuluculuk kavramı son zamanlarda neden tekrar tartışılmaya başlandı?

Arabuluculuk kavramı tartışmalarının son günlerde artmasının temel sebebi, İş Mahkemeleri Usul Kanunu tasarısında dava açılmadan önce arabulucuya başvurunun zorunlu tutulmuş olmasıdır.

Söz konusu tasarı ile “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi alacağı ile işe iade talebiyle açılacak davalarda, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunludur” hükmünün yasalaşması öngörülmektedir. Bu durum kapsamında, iş kazalarından kaynaklanan tazminatlar dışındaki iş uyuşmazlıklarında dava açmadan önce arabuluculuğa müracaat zorunlu tutulmaktadır. 

İlgili tasarı arabuluculuk yolunu taraflar için zorunlu tuttuğundan, bu durum taraflara yararlı olabileceği gibi, arabuluculuğa başvurunun zorunlu tutulmuş olması taraflar için sakıncalar da doğurabilecektir.

6- Arabuluculuğa başvurmanın yararları nelerdir?

İşçi ve İşveren uyuşmazlıklarında arabuluculuğa müracaat etmenin sakıncaları olduğu gibi yararları da bulunmaktadır. Bunlar, işçi ve işveren uyuşmazlıklarında arabuluculuk yolu ile uyuşmazlıkların çözümün hızlı olması, yargılama giderleri ile kıyaslandığında daha ekonomik olması, taraflar arasındaki anlaşmanın gizli kalması, emsal oluşturmaması, tarafların uzlaşma kültürü içerisinde sonuca varması, işçinin işverenini referans olarak gösterebilmesi, işverenin de uzlaşmacı tavır sergilemesi ve yargı yükünün hafifletilmesidir.

7- Arabuluculuk, uyuşmazlığın çözümünü hızlandıracak mıdır?

Arabuluculuk başvurusunun zorunlu tutulacak olmasının en önemli yararı uyuşmazlığın çözümünün hızlı sonuçlandırma olasılığının bulunmasıdır. Keza, işe iade davaları açısından yasada 2 aylık yargılama 1 aylık temyiz süresi öngörülmüş ise de, ortalama bir işe iade davası 2 yıllık bir süreci bulmaktadır.

Tazminat ve işçilik alacaklarına ilişkin davalar ise 2-3 yıldan önce sona ermemektedir. Mahkemenin yoğunluğuna göre bu süre 5-6 yıllık süreyi dahi aşmaktadır. Davaların bu kadar uzun sürüyor olması ise, uyuşmazlığın taraflarını mağdur ettiği gibi, mahkemelerin de iş yükünü arttırmaktadır. Hal böyle olunca, arabuluculuğun zorunlu tutulması ile mahkeme yoluna başvurulmadan uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması amaçlanmaktadır. Ancak yargı yolunun hızlandırılması gerektirdiği olgusu da göz ardı edilmemelidir.

8- İşçi-İşveren uyuşmazlıklarında arabuluculuğa müracaat etmenin sakıncaları nelerdir?

Arabuluculuğa başvurunun zorunlu tutulacak olmasının sakıncalarından biri, arabulucunun zayıf tarafı yönlendirmek açısından müdahalede bulunamaması en çok “avukat tutabilirsiniz” şeklinde yönlendirme de bulunacak olması nedeniyle taraflar arasındaki oransızlıkların sıkıntı yaratabilecek olmasıdır.  Ayrıca, İş sözleşmesinin feshi nedeniyle işçinin ekonomik olarak daha da zayıflaması, buna karşılık yargılamanın oldukça uzun sürecek olması nedenleriyle çalışanın normal koşullarda hak kazandığı veya hak kazanacağı alacak ve tazminat tutarlarından daha düşük bir tutar üzerinden uzlaşmak zorunda kalması veya kimi zaman açık oransız tutarlar üzerinden anlaşmak zorunda kalması söz konusu olabilecektir.

İş Yasalarının temel ilkelerinden birisi olan işçi lehine yorum ilkesi de arabulucu tarafından uygulanamayacağından, uyuşmazlık tarafı olan işçi yargıda uygulanan işçiyi koruma ilkesinden mahrum kalabilecektir.

Öte yandan, uyuşmazlık dışı konuların uzlaşma dışı kalarak, yargı yolunun açık kalması ve yeniden yargılama yapılma olasılığı bir diğer sakınca olarak karşımıza çıkabilecektir.

9- Arabuluculuğun zorunlu olması halinde nasıl bir süreç işleyecektir?

Mevcut tasarı uyarınca, arabuluculuğun iş uyuşmazlıklarında zorunlu hale gelecek olması sebebiyle iş kazalarından kaynaklanan tazminat talepleri dışında bireysel iş hukuku ve toplu iş hukukundan kaynaklanan işçi alacağı ve işe iade konularında arabulucuya müracaat edilmesi zorunlu olacaktır. Arabuluculuk aşamasının uzlaşma ile sonlandırılması bir zorunluluk değildir. Ancak, tarafların uzlaşması halinde konu sonlandırılmış olacak, tarafların uzlaşamaması halinde ise, arabulucu nezdindeki son uzlaşmazlık tutanağının düzenlenmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava açılması gerekecektir.

10- Arabuluculukta alacaklar veya tazminatlar nasıl belirlenecektir?

Mevcut tasarı itibariyle bu konuda açık bir düzenleme bulunmadığından, alacakların belirlemesi ve uzlaşma tarafların bilgi ve inisiyatifine kalmaktadır. Ayrıca “uzmanlaşmış” arabulucu düzenlemesi de yapılması düşünülmektedir. Bu olasılık gerçekleştiği takdirde, iş uyuşmazlıkları uzman arabulucu aracılığıyla gerçekleştirilebilecektir. Öte yandan taslakta, uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlayabilecek uzman kişilerin de müzakerelerde hazır bulundurulabileceğine ilişkin hüküm bulunmakta olup, bilirkişilerin bu müzakerelere katılmasının da mümkün olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

11- Arabuluculuk çözüm süresi için belirli bir süre öngörülmüş müdür?

Mevcut taslak itibariyle arabulucunun, görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde, zorunlu hallerde en fazla bir hafta uzatarak toplamda dört hafta içerisinde uyuşmazlığı çözüme götürmesi veya uzlaşmazlık tutanağını tanzim etmesi gerekmektedir.

12- Arabuluculuk maliyeti ne kadardır?

Mevcut taslak itibariyle, tarafların arabulucu huzurunda anlaşmaları halinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanacaktır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret miktarından az olamayacaktır. Tarafların arabulucu huzurunda anlaşamaması halinde ise, arabuluculuk görüşmelerinin ilk iki saatlik bölümü Hazineden, iki saati aşan kısmı ise aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin Birinci Kısmına göre karşılanacaktır. Hazineden karşılanan ve taraflarca ödenen arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılacaktır.

13- Zorunlu arabuluculukta taraflardan birisinin arabuluculuk görüşmelerine katılmaması halinde yaptırım var mıdır?

Geçerli bir mazeret göstermeksizin arabuluculuk görüşmelerine katılmayan taraf, son uzlaşmazlık tutanağında belirtilecek ve davada lehine karar verilmiş olsa bile, yargılama giderinin tamamını ödemeye mahkûm edilecektir.

14- Arabuluculukta taraflar uzlaştıktan sonra yeniden dava açılabilir mi?

Arabuluculuk görüşmeleri sonunda taraflar anlaşmaya varabilecekleri gibi, uzlaşıya varılmaması da olasıdır. Tarafların anlaşmaya varamaması halinde Yargı yolu açıktır. Diğer yandan anlaşmaya varılması halinde ise, anlaşmanın kapsamı taraflarca açık bir şekilde anlaşma belgesinde düzenlenerek taraflar ve arabulucu tarafından imzalanacaktır.

Taraflar anlaşmaya vardıkları takdirde, asıl uyuşmazlık konusunda görevli ve yetkili mahkemeden, anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini de talep edebilirler. Bu şerhi içeren anlaşma, mahkeme ilamı niteliğinde sayılacaktır. Ancak, icra edilebilirlik şerhi işlenmese dahi arabuluculuk görüşmeleri sonucunda taraflar uzlaştığı takdirde genel olarak, hata, hile, tehdit, cebir gibi sebeplerin varlığı dışında uyuşmazlığı tekrar yargı konusu yapamayacaklardır.

15- Arabuluculukta İnsan Kaynakları’nın yeri nedir?

En son taslak itibariyle, arabuluculuk görüşmelerine taraflar şahsen katılabileceği gibi vekilleri aracılığı ile de katılabileceklerdir. İşverenin tüzel kişilik olduğu durumlarda işvereni temsilen şirketin kanuni yetkilisi de katılabilecektir. İK yöneticisinin bu kapsamda, kanuni yetkili sıfatının bulunması halinde arabuluculuk görüşmelerine katılması söz konusu olabilecektir.

Bunun yanı sıra şirket avukatı ile birlikte arabulucu görüşmelerine İK yetkililerinin de bilgi verme, kayıtları inceleyerek değerlendirme yapma ve İK’nın çalışanlara daha yakın olması sebebiyle iletişimin kuvvetlendirilmesi amacı ile katılması olasıdır.